Direnişin belki de en güzel sözlerinden oldu; Kaz Dağları’nın üstü altından değerlidir. Tüm amacımız ekolojiyi korumak, kaz dağlarının yerel halkını, yani ağaçları, hayvanları, insanları korumaya çalıştık. Ekolojik yıkıma 1 adım daha yaklaştıracak bir olayın önüne geçmeye çalışmaktı. 425 gün süren mücadelenin sonunda maden sahası kapandı. Bu sadece 1 kazanımdı. Esas olay sonrasında başlıyordu. Koskocaman bir alanda 350.000’den fazla ağaç kesildi, bölge çorak bir araziye döndü. Kaz Dağları direnişinin 3. yıl dönümü için gittiğimiz Çanakkale’de maden sahasını da ziyaret ettik. Sineklerin ve böceklerin uçuştuğu bir alan karşıladı bizi. Oradaki verimli toprakları sıyırıp götürmeleri bir yana o toprakların ne olduğuna, nerede olduğuna dair düzgün bir cevap dahi alamadık. Cevap almaya çalışmamızı bir tarafa bırakın yapılan bazı açıklamalar bizi inanılmaz kızdırıyor. Şöyle ki;
Önemli not; Sözler tamamen alıntı olup AA Haber’den alınmıştır.
(Bkz. https://www.aa.com.tr/tr/politika/bakan-varank-canakkale-bolgesinde-tahminlere-gore-80-ila-100-milyar-dolarlik-degere-sahip-altin-madeni-yatiyor/2651429)
“Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çanakkale bölgesinde tahminlere göre 80 ila 100 milyar dolarlık değere sahip altın madeni bulunduğunu belirterek, “Altın ve gümüş madenciliği Türkiye ekonomisi açısından elzem. Bununla ilgili çok ciddi ithalatlar olduğunu düşündüğümüzde bizim bu değerleri asla toprak altında bırakmamamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Madenler konusunda zaman zaman farklı tartışmalar olduğuna işaret eden Varank, şu değerlendirmede bulundu:
“Bunların çoğunluğunun siyasi saiklerle olduğunu bilmemiz gerekiyor. Çanakkale bölgesinde 80 ila 100 milyar dolarlık altın ve gümüş şu anda toprak altında yatıyor. Bunların gün yüzüne çıkarılması durumunda Çanakkale ekonomisinin geleceği durumu tahayyül etmemiz ve ona göre hareket etmemiz lazım. Dünya standartları ve almanız gereken tedbirler çok açık. Madencilik yaptıktan sonra sahaların rehabilitasyonuyla ilgili kurallar çok açık. Kurallara uyulduğu müddetçe madenciliği asla kötü bir uygulama olarak görmememiz, kamuoyunu yanıltmamamız lazım. ABD, Kanada ve Avrupa’da bu işler yapılıyorsa bizde de bunların önünün açılması gerekiyor.”
Şimdi biz ekoloji mücadelesi veren aktivistler olarak şunu söylüyoruz; Rehabilitasyonu ile ilgili kurallar çok açık ama sizler bu kurallara uymuyorsunuz. Zaten böyle bir beklenti içerisinde de değiliz. Biliyoruz ki sizler ne bu kurallara uyacaksınız ne de ekolojiyi koruyacaksınız.
Bizler öncelikle kendi ülkemizde, sonrasında da dünyada ekolojik yıkıma karşı elimizden gelen mücadeleyi vermeye, mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Kaz Dağları’nda geçit vermedik, başka yerlerde de geçit vermeye niyetimiz yok. Elinizi doğadan, doğal yaşamdan, ekolojiden çekin. Sizler ormanlardan gidene kadar biz ormanları terk etmiyoruz!